Sözcü Gazetesi

İşçi olarak gitti parti başkanı oldu

Almanya, 1960 yılından itibaren işgücüne katılması amacıyla Türkler’i ülkesine kabul LLP etmeye başladı. O tarihlerde giden birçok Türk, ikinci, üçüncü kuşakları orada bırakarak Türkiye’ye kesin dönüş yaptı. İlk giden Türkler’den olan Mustafa Gözcü, “Almanya’da demokratik düzen çok daha güzel” diyerek “kesinlikle dönmeyeceğim” dedi.

FATMA VURGUNYayınlanma: 06:23 – 22 Kasım 2020

İşçi olarak gitti parti başkanı oldu

Mustafa Gözcü, ikinci Dünya Savaşı sonrasında erkek nüfusunun önemli bir bölümünü kaybettiği için yurt dışından işgücüne katılması amacıyla işçi kabul etmeye başlayan Almanya’ya ilk giden Türkler’den sadece biri. Yani bir Alamancı. Ancak o, hiçbir zaman Alamancı olmadı, aksine bulunduğu ortama uyum sağlayarak kendisinin ve Türkler’in hakkını savunmaya soyundu. Gözcü, 1969 yılında gittiği Almanya’da işçi olarak sınırdan geçebilmek için herkes gibi çırılçıplak soyundu.

Hiçbir sağlık problemi olmadığı anlaşılınca onu her Türk’e yaptıkları gibi başka bir yerde asla çalışamamak kaydıyla bir ilçeye yerleştirdiler. Dört Türk, tek göz odada kalmaya başladı. Gözcü üç ay tekstil işinde, iki yıl da döküm fabrikasında çalıştı. Çalıştığı bu süre içinde sadece Türkler’le konuşup, para biriktirebilir ve 20 yıl dişini sıkarsa iyi bir birikimle kesin dönüş yapabilirdi. Ama o bunu tercih etmedi.

TÜRKLER’İN SORUNLARINI ÇÖZDÜ

İlkokul mezunu olmasına rağmen çalıştığı süre boyunca öğrendiği bütün Almanca kelimeleri not aldı ve kısa bir zaman sonra bir Türk’le Alman’ın arasındaki problemi anlatabilecek kadar Almanca’yı öğrendi. Yasak olmasına rağmen bulunduğu ilçenin sınırları dışında da çalışmaya başladı. Yabancılar Dairesi’nde tercümanlık yaptı. Ayrıca işçi ile işveren arasında yaşanan problemlerde de tercüman olarak Gözcü’nün çevirisinden yararlanıldı.

Gözcü bir işçi olarak gittiği Almanya’da artık kendi işini yapıyordu. 1976 yılında uluslararası bir nakliye firmasına girerek Avrupa’nın tamamını dolaştı. 1983 yılında Almanya’da çıkan bir yasa ile yabancılara yönetimde söz sahibi olmaları için hak tanındı. Mustafa Gözcü artık bulunduğu bölgede tanındığı için ona “Sen de bir partiden aday ol” dediler. Ancak siyaset yapacak bir parti bulamadığı ve bu nedenle o karar veremediği için bütün kontenjanlar doldu. Bunun üzerine “Biz sizinle beraber” isimli bir siyasi parti kurdu. Türkler’e yönelik bir partiydi ve 500 imza toplaması halinde seçime girebilecekti. Gözcü için bu sorun değildi. Nihayetinde 500 imzayı topladı ve seçime girdi.

Gözcü, “Bana göre yurtdışındaki seçmenin oy hakkı olmamalı. Bu adam burada yaşamıyor ki; buradakinden haberi yok ki, ne diye oy versin” dedi.

PARTİ KURDU, HÂLÂ GENEL BAŞKAN

Dört yerin sandık başkanlığını “Biz sizinle beraber” partisi atadı. Diğerlerini Almanlar gönderdi. Kendisi ilk sırada seçime katıldı ama aldığı oy tercih oyu olduğu için ikinci sıraya düştü ve ikinci sıradaki meclise girdi. Hâlen Şututgart Belediyesi’nde, Biz sizinle beraber partisinin kaydı devam ediyor ve genel başkanlık görevinde Mustafa Gözcü yer alıyor.

Gözcü, Almanya’da bulunduğu süre içinde Türkiye’ye gidip gelmeyi de ihmal etmedi. Hatta Almanya’dan Türkiye’ye araba, traktör, sanayi makineleri alıp sattı. Devlet hastanelerine Almanya’dan parasız olarak sağlık malzemeleri getirdi. Türkiye’de sağlık ocakları kurdu.

GURBETÇİNİN SİGORTASININ PEŞİNE DÜŞTÜ

Gözcü, Türkler’in sadece Almanya’daki haklarını korumakla kalmadı, Türkiye’deki haklarını korumak için çaba göstermeye devam ediyor. Şöyle ki; 1 Ocak 2020’de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararı ile yurt dışında çalışan Türkler’in sağlık sigortasını Türkiye Cumhuriyeti kabul etmemeye başladı.

Yani yurtdışında çalışan Türkler, Türkiye’ye geldiklerinde herhangi bir sağlık problemi yaşarsa onlara para karşılığında bakım yapılabilecek. Bu durumu Alman hükümetine soran Gözcü, “Biz sigortanızı ödüyoruz ama sizin devletiniz karar almış, kabul etmiyor” cevabı alınca soluğu doğru Türkiye’de almış. Pandemi öncesinde Ankara’ya giderek CHP’li ve MHP’li bazı milletvekilleri ile görüşen Gözcü, sorunun çözülmesi için girişimlerini sürdürmeye kararlı.

“Alman hükümeti, İngiliz hükümeti, Avusturya hükümeti, ABD hükümeti veya başka hükümetler bizim insanımıza bakarken, kendi hükümetimiz bize bakmıyor, bu durum kabul edilemez” diyen Gözcü, Almanya’yı bırakıp Türkiye’ye kesin dönüş yapmaya da sıcak bakmıyor. Yılın altı ayı Türkiye’de, altı ayı Almanya’da yaşayan Gözcü, “Almanya’da demokratik düzen Türkiye’den çok daha üstün. Ben kesin dönmem” dedi.

TÜRKLER BİRBİRİNİ DOLANDIRIYOR

Gözcü, “Türkler çoğaldıkça birbirlerini aldatmaya başladı. Bu aldatma sadece Almanya ile sınırlı kalmadı. Birçok Türk, birikimleri ile Türkiye’den gayrimenkul almak istedi. Parasını buraya gönderdi. Ama sonra gördü ki, parayı emanet ettiği insanlar bu gayrimenkulleri kendileri adına almış.. Çoğu Almancı bu şekilde dolandırıldı” dedi.

YÜZDE 80’İ HÂLÂ KABUĞUNU KIRAMADI

Gözcü, “1990-1995’lerden sonra artık Türkler patron olmaya başladı. İkinci jenerasyon dil öğrendi okudu, kendi kendilerine iş kurdular, siyasete girdiler. Vekil olmaya başladılar. Bugün Belçika Adalet Bakanı Tuncelili bir kadın. Almanya’da Sağlık Bakanı Türk, Hannover Belediye Başkanı Türk. Ancak hala Türkler’in yüzde 80’i ailesinin dışına çıkamadı. Oradaki insanlarla ilişki kuramadı. Alman ortamına giren kesim hala çok az. Hala öyle yaşıyorlar” dedi.

Almanya acı vatan demedi, var gücüyle çalıştı. İşçi olarak gittiği Almanya’da patron oldu.